54:21
Cezalandırmam ve uyarılarım nasılmış!
فَـكَيْفَ كَانَ عَذَاب۪ي وَنُذُرِ
|
54:22
Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ۟
|
54:23
Semud da uyarıları yalanladı.
كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ
|
54:24
Dediler ki, "Bizden bir insana mı uyalım? O zaman biz sapar ve cehenneme gireriz."
فَقَالُٓوا اَبَشَراً مِنَّا وَاحِداً نَتَّبِعُهُٓۙ اِنَّٓا اِذاً لَف۪ي ضَلَالٍ وَسُعُرٍ
|
54:25
"Mesaj aramızdan ona mı verildi? O, yalancı küstahın biridir."
ءَاُلْقِيَ الذِّكْرُ عَلَيْهِ مِنْ بَيْنِنَا بَلْ هُوَ كَذَّابٌ اَشِرٌ
|
54:26
Yalancı küstahın kim olduğunu yarın öğreneceklerdir.
سَيَعْلَمُونَ غَداً مَنِ الْـكَذَّابُ الْاَشِرُ
|
54:27
Deveyi bir sınav olarak göndereceğiz. Onları gözetle, sabırlı ol.
اِنَّا مُرْسِلُوا النَّاقَةِ فِتْنَةً لَهُمْ فَارْتَقِبْهُمْ وَاصْطَبِرْۘ
|
54:28
Onlara, suyun (deveyle) aralarında paylaşılacağını bildir. Her içim sırayla sunulacaktır.
وَنَبِّئْهُمْ اَنَّ الْمَٓاءَ قِسْمَةٌ بَيْنَهُمْۚ كُلُّ شِرْبٍ مُحْتَضَرٌ
|
54:29
Bir arkadaşlarını çağırdılar, o da çekip (deveyi) kesti.
فَنَادَوْا صَاحِبَهُمْ فَتَعَاطٰى فَعَقَرَ
|
54:30
Cezalandırmam ve uyarılarım nasılmış!
فَـكَيْفَ كَانَ عَذَاب۪ي وَنُذُرِ
|
54:31
Üzerlerine bir tek patlama gönderdik ve onlar ağılcının topladığı saman yığınına döndüler.
اِنَّٓا اَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَـكَانُوا كَـهَش۪يمِ الْمُحْتَظِرِ
|
54:32
Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ
|
54:33
Lut halkı da uyarıları yalanlamıştı.
كَذَّبَتْ قَوْمُ لُوطٍ بِالنُّذُرِ
|
54:34
Üzerlerine taş yağdıran bir fırtına gönderdik, yalnız Lut'un ailesini seher vakti kurtardık.
اِنَّٓا اَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ حَاصِباً اِلَّٓا اٰلَ لُوطٍۜ نَجَّيْنَاهُمْ بِسَحَرٍۙ
|
54:35
Katımızdan bir iyilik olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz.
نِعْمَةً مِنْ عِنْدِنَاۜ كَذٰلِكَ نَجْز۪ي مَنْ شَكَرَ
|
54:36
Onları bu yakalayışımıza karşı uyarmıştı; ancak onlar uyarıları kuşkuyla karşıladılar.
وَلَقَدْ اَنْذَرَهُمْ بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ
|
54:37
Onun konuklarına göz diktiler, biz de onları kör ettik. Azabımı ve uyarılarımı tadın bakalım.
وَلَقَدْ رَاوَدُوهُ عَنْ ضَيْفِه۪ فَطَمَسْنَٓا اَعْيُنَهُمْ فَذُوقُوا عَذَاب۪ي وَنُذُرِ
|
54:38
Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı.
وَلَقَدْ صَبَّحَهُمْ بُكْرَةً عَذَابٌ مُسْتَقِرٌّۚ
|
54:39
Azabımı ve uyarılarımı tadın bakalım.
فَذُوقُوا عَذَاب۪ي وَنُذُرِ
|
54:40
Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ۟
|