26:21
"Sonra, sizden korktuğum için sizden kaçtım ve Rabbim bana bilgelik verip beni elçilikle görevlendirdi."
فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ ل۪ي رَبّ۪ي حُكْماً وَجَعَلَن۪ي مِنَ الْمُرْسَل۪ينَ
|
26:22
"Başıma kaktığın bu iyilik de, İsrailoğullarını köleleştirmen yüzündendir!"
وَتِلْكَ نِعْمَةٌ تَمُنُّهَا عَلَيَّ اَنْ عَبَّدْتَ بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَۜ
|
26:23
Firavun, "Evrenlerin Rabbi de ne demek?" dedi.
قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَم۪ينَ
|
26:24
Dedi ki, "Kesinlikle inanacaksanız O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir."
قَالَ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۜ اِنْ كُنْتُمْ مُوقِن۪ينَ
|
26:25
Etrafındakilere dönerek, "İşitiyor musunuz?" dedi.
قَالَ لِمَنْ حَوْلَـهُٓ اَلَا تَسْتَمِعُونَ
|
26:26
Dedi ki, "Sizin Rabbiniz ve evvelki atalarınızın Rabbidir."
قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ اٰبَٓائِكُمُ الْاَوَّل۪ينَ
|
26:27
Dedi ki, "Size gönderilen elçi, kesinlikle bir deli."
قَالَ اِنَّ رَسُولَكُمُ الَّـذ۪ٓي اُرْسِلَ اِلَيْكُمْ لَمَجْنُونٌ
|
26:28
Dedi ki, "Aklınızı kullanıyorsanız, O doğunun, batının ve aralarındakilerin de Rabbidir."
قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَاۜ اِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ
|
26:29
Dedi ki, "Benden başka bir tanrı (otorite) edinirsen seni hapis cezasına çarpacağım."
قَالَ لَئِنِ اتَّخَذْتَ اِلٰهاً غَيْر۪ي لَاَجْعَلَنَّكَ مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ
|
26:30
Dedi ki, "Size apaçık bir şey getirmiş olsam da mı?"
قَالَ اَوَلَوْ جِئْتُكَ بِشَيْءٍ مُب۪ينٍ
|
26:31
Dedi ki, "Doğru sözlüysen getir bakalım onu."
قَالَ فَأْتِ بِه۪ٓ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ
|
26:32
Değneğini atınca apaçık bir yılan oluverdi.
فَاَلْقٰى عَصَاهُ فَاِذَا هِيَ ثُعْبَانٌ مُب۪ينٌۚ
|
26:33
Elini çıkarınca bakanlara bembeyaz görünüverdi.
وَنَزَعَ يَدَهُ فَاِذَا هِيَ بَيْضَٓاءُ لِلنَّاظِر۪ينَ۟
|
26:34
Çevresindeki ileri gelenlere dedi ki, "Bu, gerçekten çok usta bir büyücü imiş."
قَالَ لِلْمَلَأِ حَوْلَـهُٓ اِنَّ هٰذَا لَسَاحِرٌ عَل۪يمٌۙ
|
26:35
"Büyüsüyle sizi toprağınızdan çıkarmak istiyor. Ne önerirsiniz?"
يُر۪يدُ اَنْ يُخْرِجَكُمْ مِنْ اَرْضِكُمْ بِسِحْرِه۪ۗ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ
|
26:36
Dediler ki, "Onu ve kardeşini alıkoy ve kentlere toplayıcılar gönder de,"
قَالُٓوا اَرْجِهْ وَاَخَاهُ وَابْعَثْ فِي الْمَدَٓائِنِ حَاشِر۪ينَۙ
|
26:37
"Sana tüm usta büyücüleri getirsinler."
يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَل۪يمٍ
|
26:38
Belirlenmiş günün randevusu için büyücüler bir araya getirildiler.
فَجُمِعَ السَّحَرَةُ لِم۪يقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍۙ
|
26:39
Halka da, "Siz de toplanır mısınız?" denildi.
وَق۪يلَ لِلنَّاسِ هَلْ اَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَۙ
|
26:40
"Büyücüler üstün gelirse onlara uyabiliriz."
لَعَلَّنَا نَتَّبِعُ السَّحَرَةَ اِنْ كَانُوا هُمُ الْغَالِب۪ينَ
|