Mücadele - 58:14 Allah'ın kendilerine kızgın olduğu bir topluluğu dost edinenlere dikkat etmedin mi? Onlar ne sizdendir ne de onlardandır. Onlar bile bile yalan yere yemin ederler!
Münafıklar/ikiyüzlüler:
Enfal/8:48 Şeytan, işlerini onlara süslemiş ve: "Bu gün halktan kimse sizi yenemez, ben sizin yanınızdayım," demişti. İki ordu yüz yüze gelince de, topukları üzerine geri dönüp, "Sizinle bir ilgim yok, sizin görmediğinizi görüyorum ve Allah'tan korkarım. Allah'ın cezası çetindir," demişti.
Enfal/8:47 Allah'ın yoluna engel olmak amacıyla, halka gösteriş yaparak yurtlarından çıkan o kendini beğenmişler gibi olmayın. Allah yaptıklarını çepeçevre Kuşatır.

Maide/5:53 O zaman inananlar, "Sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle Allah adına yemin edenler bunlar mı," diyecek. Çabaları boşa çıkmış ve zarar etmişlerdir.
Maide/5:52 Kalplerinde hastalık bulunanların, "Başımıza bir bela gelmesinden korkuyoruz," diyerek onların arasında dolanıp durduklarını göreceksin. Olur ki Allah , zaferi veya kendi tarafından bir emri getirir de, içlerinde gizledikleri düşüncelerinden dolayı pişman olurlar.
Maide/5:51 İnananlar, Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa onlardan sayılır. Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.

Bakara/2:20 Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek! Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. Allah dileseydi işitme ve görmelerini giderirdi. Allah her şeye gücü yetendir.
Bakara/2:19 Ya da, karanlık, gök gürültüsü ve şimşekler arasında gökten boşanan bir yağmur altında yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkayan kimseye benzerler. Allah inkarcıları böyle kuşatır.
Bakara/2:18 Sağır, dilsiz ve kördürler; yönlerini değiştiremezler.
Bakara/2:17 Durumları, ateş yakan kimselerin şu durumuna benzer: Ateş çevrelerini aydınlatmaya başlayınca Allah onların ışığını giderir ve onları karanlıklar içinde görmez bir halde bırakır.
Bakara/2:16 Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın aldı. Ticaretleri ne kâr bırakır, ne de onları gerçeğe ulaştırır.
Bakara/2:15 Allah da, taşkınlıkları içinde bocalar durumda bırakarak onlarla alay eder.
Bakara/2:14 İnananlarla karşılaştıkları vakit, "İnanıyoruz," derler; fakat şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında, "Sizinle beraberiz. Biz sadece alay etmekteyiz," derler.
Bakara/2:13 Kendilerine, "şu halkın inandığı gibi inanın," denildiğinde, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız," derler. Gerçek beyinsizler onlardır; fakat bilmezler.
Bakara/2:12 Oysa onlardır asıl bozguncu; farkında bile değiller.
Bakara/2:11 Kendilerine, "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın," denildiğinde "Bizler sadece düzeltenleriz," derler.
Bakara/2:10 Kalplerinde hastalık var. Allah da hastalıklarını arttırır. Yalanları yüzünden acı bir azabı hak ederler.
Bakara/2:9 Allah'ı ve müminleri aldatmak isterler. Halbuki kendi kendilerini aldatıyorlar. Farkında bile değiller.
Bakara/2:8 Halktan öyle kimseler var ki aslında inanmadıkları halde "Allah'a ve ahiret gününe inandık," derler.

Enfal/8:49 İkiyüzlüler ve kalplerinde hastalık bulunanlar, "Bunları dinleri aldatmış," diyorlardı. Kim Allah'a güvenirse, kuşkusuz Allah Üstündür, Bilgedir.

Tevbe/9:123 Ey inananlar, sizi kuşatıp saldıran kafirlerle savaşın. Sizde sertlik bulsunlar. Bilin ki Allah erdemlilerle beraberdir.
Tevbe/9:124 Her ne zaman bir sure inse, "Bu sure hanginizin inancını arttırdı," diye soranlar var. Gerçekten inananların inancını arttırmıştır, ve onlar (her surenin inişiyle) sevinip birbirlerini müjdelerler.
Tevbe/9:125 Kalplerinde hastalık bulunanlara gelince... Onların da kötülüklerine kötülük katmıştır ve onlar kafirler olarak ölürler.
Tevbe/9:126 Her sene, bir iki defa belalarla sınandıklarını görmüyorlar mı? Buna rağmen ne tevbe ediyorlar, ne de öğüt alıyorlar.
Tevbe/9:127 Ne zaman bir sure inse, "Kimse sizi görüyor mu," diye bakışırlar. Sonra da dönüp giderler. Anlamaz bir topluluk olduklarından Allah kalplerini çevirmiştir.

Nur/24:47 "Allah'a ve elçiye inandık ve itaat ettik," derler. Fakat sonra, bunun ardından, onlardan bir grup yüz çevirir; bunlar inanmış değildir.
Nur/24:48 Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman onlardan bir grup hoşlanmaz.
Nur/24:49 Ancak karar lehlerine olursa, ona gönüllü koşarlar.
Nur/24:50 Kalplerinde bir hastalık mı var? Kuşku mu duyuyorlar? Allah'ın ve elçisinin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkmaktadırlar? Aslında onlar zalimlerdir.
Nur/24:51 Aralarında hüküm vermek üzere, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman inananlar yalnızca şunu söylerler: "İşittik ve uyduk." Kazananlar işte bunlardır.

Ahzab/33:9 Ey inananlar, size ordular saldırdığı zaman, üzerlerine bir rüzgar ve görmediğiniz orduları gönderen Allah'ın size yaptığı iyiliği hatırlayın. Allah yaptığınız her şeyi Görendir.
Ahzab/33:10 Üstünüzden ve altınızdan size saldırmışlardı. Gözler dönmüştü, kalpler ağızlara gelmişti ve siz Allah hakkında çeşitli kuşkular besliyordunuz.
Ahzab/33:11 İnananlar orada denenmiş ve şiddetle sarsılmışlardı.
Ahzab/33:12 İkiyüzlüler ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, "Allah'ın ve elçisinin bize verdiği söz boş bir hayalden başka bir şey değilmiş!" diyorlardı.
Ahzab/33:13 Onlardan bir grup ise, "Yesrib halkı, artık tutunamazsınız; geri dönün," diyordu. Onlardan diğer grup ise, evleri korunduğu halde, "Evlerimiz korumasız kaldı," diyerek peygamberden izin istiyorlardı. Tüm amaçları kaçmak idi.
Ahzab/33:14 Orası işgal edilse ve düşmana katılmaları istenseydi pek tereddüt etmeden onlara katılırlardı.
Ahzab/33:15 Daha önce de, arkalarını dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilmiş her söz sorulacaktır.
Ahzab/33:16 De ki, "Ölümden veya savaştan kaçmak size yarar sağlamayacak. Kaçsanız da pek fazla yaşamayacaksınız."
Ahzab/33:17 De ki, "Allah sizin için bir kötülük dilese veya bir rahmet dilese O'na karşı sizi kim koruyacak? Onlar Allah'tan başka bir sahip ve yardımcı bulamayacaklardır.
Ahzab/33:18 Allah, içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine, "Bize gelin," diyenleri bilmektedir. Onlar ender olarak savunmaya katılırlar.
Ahzab/33:19 Sizinle ilişkilerinde pek cimridirler. Tehlike geldiğinde, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi gözleri korkudan dönmüş bir halde sana baktıklarını görürsün. Tehlike geçince de, mala düşkünlük göstererek sizi sivri dillerle incitirler. Bu tip kimseler inanmış değillerdir. Bu yüzden Allah onların işlerini boşa çıkarır. Bu, Allah için kolaydır.
Ahzab/33:20 Partilerin gitmediğini sanıyorlar. Partiler tekrar gelse kendilerinin çöldeki bedevi Araplar arasında olmayı ve sizin haberlerinizi uzaktan sormayı dilerlerdi. Aranızda olsalardı dahi pek az savaşırlardı.

Münafikun/63:1 İkiyüzlüler sana geldiklerinde, "Senin Allah elçisi olduğuna şehadet ederiz," derler. Allah senin kendi elçisi olduğunu bilir ve Allah ikiyüzlülerin yalan söylediğine de şehadet eder.
Münafikun/63:2 Onlar, yeminlerini kalkan yapıp Allah'ın yolundan saptırmaktadırlar. Yaptıkları ne kötüdür.
Münafikun/63:3 Çünkü onlar inandıktan sonra inkar ettiler; bu yüzden kalpleri mühürlendi; onlar anlamazlar.
Münafikun/63:4 Onları gördüğün zaman, görünüşleri hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar, dikilip dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanarlar; onlar gerçek düşmandır; onlardan sakın. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar!
Münafikun/63:5 Onlara, "Gelin de Allah'ın elçisi sizin için bağışlanma dilesin," denildiğinde, başlarını çevirirler; büyüklük taslayarak saptıklarını görürsün.
Münafikun/63:6 Onlar için bağışlanma dilesen de dilemesen de birdir; Allah onları bağışlamıyacaktır. Allah yoldan çıkmış topluluğu doğruya ulaştırmaz.
Münafikun/63:7 Onlar, "Allah''ın elçisinin yanında bulunanlara yardım etmeyin ki dağılıp gitsinler," diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'a aittir; ama ikiyüzlüler kavrayamazlar.
Münafikun/63:8 "Kente dönersek, üstün olanlar alçakları çıkaracaktır," diyorlar. Oysa üstünlük Allah'a, elçisine ve inananlara aittir. Ne var ki ikiyüzlüler bilmezler.

Maide/5:60 De: "Allah katında bundan daha kötü bir durumu size bildireyim mi? Allah kime lanet ve gazap ederek maymunlar, domuzlar, putperestler haline sokmuşsa, işte o kimseler yer bakımından daha kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.
Maide/5:61 Size geldiklerinde, "İnandık," dediler. Oysa yanınıza inkarlarıyla girip inkarlarıyla çıkmışlardı. Onların gizlediklerini Allah daha iyi biliyor.
Maide/5:62 Onların çoğunu günahta, düşmanlıkta ve haram yemekte koşuşurken görürsün. Yaptıkları ne kötü!

Tevbe/9:54 Yardımlarının kabul edilmesine engel sadece şudur: Allah'ı ve elçisini inkar ettiler, namaza ancak üşenerek yaklaşırlar ve yardımları da isteksiz yaparlar.
Tevbe/9:55 Onların paraları ve çocukları seni etkilemesin. Allah bunlarla, onları dünya hayatında cezalandırmayı ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını istiyor.
Tevbe/9:56 Sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler; oysa sizden değiller, onlar anlaşmazlık çıkaran bir topluluktur.
Tevbe/9:57 Nitekim onlar, sığınacak bir yer, mağaralar yahut girecek bir delik bulsalardı panik içinde oraya yönelirlerdi.
Tevbe/9:58 Onların bir kısmı, sadakaların dağıtımı konusunda seni eleştiriyor; kendilerine ondan verilince razı oluyorlar, ancak ondan kendilerine verilmeyince öfkeleniyorlar.
Tevbe/9:59 Onlar, Allah'ın ve elçisinin kendilerine verdikleri paya razı olmalı ve "Allah bize yeter. Allah elçisi yoluyla kendi lütfundan bize verecektir. Biz sadece Allah'ı arzularız," demeliydiler.
Tevbe/9:62 Sizi hoşnut etmek için Allah'a yemin edip dururlar. Gerçekten inanıyorlarsa bilmelidirler ki Allah ve elçisi hoşnut edilmeye daha layıktır.
Tevbe/9:63 Bilmediler mi ki, kim Allah ve elçisine karşı gelirse, içinde ebedi kalacağı cehenneme mahkum olur. Bu büyük bir aşağılanmadır.
Tevbe/9:64 İkiyüzlüler, kalplerindekini kendilerine haber verecek bir surenin inmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin bakalım, Allah korktuğunuz şeyi açığa çıkaracak."
Tevbe/9:65 Kendilerine sorarsan, "Biz sadece şakalaşıp oynuyorduk," derler. De ki: "Siz, Allah ile, ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyorsunuz?"
Tevbe/9:66 Özür dilemeyiniz. Siz inandıktan sonra inkar ettiniz. Sizden bir kısmını affetsek bile, suç işlemiş oldukları için bir kısmını cezalandıracağız.
Tevbe/9:67 İkiyüzlü erkekler ve ikiyüzlü kadınlar birbirlerindendir. Onlar, kötülüğü öğütlerler, iyilikten menederler. Elleri sıkıdır. Onlar Allah'ı unuttular, O da onları unuttu. İkiyüzlüler, iyice yoldan çıkmış olanlardır.
Tevbe/9:68 Allah, ikiyüzlü erkeklere, ikiyüzlü kadınlara ve kafirlere ebedi kalacakları cehennem ateşini söz verir. O onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir ve onlar için tükenmez bir azap vardır.

Ali İmran/3:166 İki ordu çarpıştığı gün başınıza gelenler Allah'ın izniyle oldu. İnananlar böylece ayırt edilir.
Ali İmran/3:167 İkiyüzlüler de böylece açığa çıkarılır. Kendilerine, "Gelin, Allah yolunda savaşın ya da katkıda bulunun," denildiğinde, onlar, "Savaştan anlasaydık size katılırdık," dediler. O an onlar imandan daha çok inkara yakın idiler. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar. Halbuki Allah onların gizlediğini çok iyi biliyor.
Ali İmran/3:168 Onlar oturup, akrabaları için şunu söylediler: "Bize uysalardı öldürülmeyeceklerdi." De ki, "Ölümü kendinizden savın da doğru sözlü olduğunuzu kanıtlayın."
Ali İmran/3:7 O ki sana bu kitabı indirdi. Onun bazı ayetleri kesin anlamlıdır (muhkem), ki bunlar kitabın özüdür. Diğerleri de benzer anlamlıdır (müteşabih). Kalplerinde hastalık bulunanlar, insanları şaşırtmak ve farklı anlam vermek için benzer anlamlı olanlarının ardına düşerler. Onların gerçek anlamını ise kimse bilmez, ancak istisnadır Allah ve derin bilgiye sahip olanlar "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır," derler. Akıl ve anlayış sahiplerinden başkası öğüt almaz.

Nisa/4:61 Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine ve elçisine geliniz," dendiğinde, o ikiyüzlülerin (münafıkların) senden alabildiğine kaçtıklarını görüyorsun.
Nisa/4:62 İşlediklerinin sonucu olarak başlarına bir musibet gelse hemen sana gelerek, "Amacımız ancak iyilik yapmak ve uzlaştırmaktı," diye Allah adına yemin ederler.
Nisa/4:63 Allah onların kalplerindekini bilir. Onlara aldırma, onları aydınlat, ve kişiliklerini etkileyecek güzel sözler söyle.
Nisa/4:64 Biz her elçiyi, Allah'ın izniyle sadece kendisine itaat edilsin diye gönderdik. Onlar, kişiliklerine zulmettikleri zaman sana gelip Allah'tan günahlarının bağışlanmasını dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlanma dileseydi, elbette Allah'ı Affedici ve Rahim bulacaklardı.
Nisa/4:65 Hayır, Rabbine and olsun, anlaşmazlıklarında seni aralarında hakem kılmadıkça ve verdiğin kararı, kalplerinde bir burukluk duymadan kabul etmedikçe ve tam teslim olmadıkça inanmış olmazlar.
Nisa/4:66 "Canınızı adayın" yahut "Yurtlarınızdan çıkın," diye emretmiş olsaydık, pek azı hariç bunu yapmazlardı. Kendilerine öğütleneni uygulasalardı onlar için daha iyi ve daha sağlam olurdu.
Nisa/4:88 Size ne oluyor da ikiyüzlüler hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? İşlediklerinden ötürü Allah onları baş aşağı çevirdi. Allah'ın saptırdığını siz mi doğru yola ulaştırmak istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimseye sen hiçbir yol bulamazsın.
Nisa/4:89 Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla bir olasınız. Allah yolunda harekete geçinceye kadar onlardan kimseyi dost edinmeyin. Size karşı dönerlerse onları yakalayın, onları bulduğunuz yerde öldürün. Onları ne dost ne de yardımcı edinmeyin;
Nisa/4:90 Ancak aranızda anlaşma bulunan bir topluluğa katılan, yahut sizinle veya kendi halkıyla savaşmaktan dolayı göğüslerinde sıkıntı duyarak size gelenler hariç... Allah dileseydi onları başınıza musallat eder ve onlar da sizinle savaşırdı. Sizi yalnız bırakır, sizinle savaşmaz ve size barış önerirlerse Allah sizin onlara saldırmanıza izin vermez.
Nisa/4:91 Hem sizinle hem kendi toplumlarıyla güven içinde durmak isteyen bir başka grup bulacaksınız. Ne zaman kargaşalığa çağrılsalar içine dalarlar. Sizi yalnız bırakmaz, barış yapmak istemez ve ellerini sizden çekmezlerse karşılaştığınız yerde onları öldürebilirsiniz. Böylelerine karşı size apaçık yetki verdik.
Nisa/4:140 Size kitapta bildirmiştir ki: Allah'ın ayetlerinin inkar edilip alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlarla birlikte oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Allah bütün ikiyüzlüleri ve inkarcıları cehennemde toplayacak.
Nisa/4:141 Onlar sizi gözetleyip dururlar. Allah'tan size bir zafer geldiğinde, "Biz sizinle birlikte değil miydik," derler. Kazanma sırası inkarcılara gelirse bu sefer, "Biz size destek olarak sizi inananlardan korumadık mı," derler. Diriliş günü, Allah aranızda hüküm verecektir. Allah inkarcılara, inananlar üzerine egemen olma fırsatını vermeyecek.
Nisa/4:142 İkiyüzlüler Allah'ı aldattıklarını zanneder. Halbuki O, onları (böylece) aldanmış bırakır. Onlar namaza kalktıklarında üşene üşene kalkar. Çünkü insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı pek az anarlar.
Nisa/4:143 Arada bocalayıp dururlar; ne bunlara ne de onlara katılırlar. Allah'ın şaşırttığına bir yol bulamazsın.
Nisa/4:144 İnananlar, inananları bırakıp inkarcıları dost edinmeyin. Allah'a, size karşı kullanacağı bir delil mi vermek istiyorsunuz!
Nisa/4:145 İkiyüzlüler ateşin en aşağı katındadır. Onlara yardım edecek kimse bulamazsın.
Nisa/4:146 Ancak tevbe eden, durumunu düzelten, Allah'a sarılan ve dinlerini sadece Allah'a ait kılanlar başka... Bunlar, inananlarla birliktedir. Allah inananlara daha sonra büyük bir ödül verecek.

Tevbe/9:73 Ey peygamber, kafirler ve ikiyüzlülerle mücadele et ve onlara karşı güçlü ve sert ol. Varacakları yer cehennemdir. Ne kötü bir dönüş yeridir orası!
Tevbe/9:74 İnkar sözlerini konuşmalarına ve teslim olduktan sonra inkar etmelerine rağmen, onları söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Aslında, hiçbir zaman ulaşamayacakları şey için çok çabaladılar. Allah ve elçisi O'nun lütfuyla kendilerini zenginleştirdikten sonra öç almaya kalktılar! Tevbe ederlerse kendileri için iyi olur. Yüz çevirirlerse, Allah onları dünya ve ahirette acı bir azapla cezalandırır; yeryüzünde ne bir dostları ne de bir yardımcıları olur.
Tevbe/9:75 Hatta bazıları, "Bize lütfundan verirse, paramızı yardım için harcayacağız ve dürüst insanlardan olacağız," diye Allah'a söz verdiler.
Tevbe/9:76 Fakat, onlara kendi lütfundan verince, cimrileştiler ve yüz çevirerek döndüler.
Tevbe/9:77 Allah'a verdikleri sözden caydıkları ve yalan söyledikleri için kendisiyle karşılaşacakları güne kadar kalplerine ikiyüzlülük soktu.
Tevbe/9:78 Bilmezler mi ki, Allah onların hem gizlediklerini hem fısıldadıklarını bilir ve Allah tüm gizlileri Bilendir?
Tevbe/9:79 Gönüllü olarak yardımda bulunan inananların cömertliklerini eleştirenler ve aynı zamanda fazla veremeyen yoksullarla da alay edenler yok mu, Allah onları küçük düşürür. Onlar için acıklı bir azap vardır.
Tevbe/9:80 İster onlar için bağışlanma dile, ister bağışlanma dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen bile Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü onlar Allah ve elçisini yalanladılar. Allah yoldan iyice çıkmış toplumları doğruya iletmez.
Tevbe/9:81 Geride kalanlar, Allah elçisinin ardındaki yerlerini beğendiler, Allah yolunda paralarıyla, canlarıyla çaba göstermekten hoşlanmadılar ve: "Bu sıcakta harekete geçmeyin," dediler. "Cehennem ateşi daha sıcaktır," de. Bir anlasalardı!
Tevbe/9:82 Kazandıklarına karşılık az gülüp çok ağlasınlar.
Tevbe/9:83 Sefere çıkma konusunda onlardan bir grubun senden izin isteyecekleri bir fırsatı Allah sana tekrar verse, "Benimle birlikte ebediyen harekata çıkmayacaksınız, ve benimle birlikte hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü siz, ilk başta oturmayı seçmiştiniz. Öyle ise, geri kalanlarla beraber oturun," de.
Tevbe/9:84 Onlardan ölen birisi için namaz kılma, mezarı başında da durma. Çünkü onlar Allah'a ve elçisine karşı geldiler ve yoldan çıkmışlar olarak öldüler.
Tevbe/9:85 Paraları ve çocukları seni etkilemesin. Allah bunlarla, onları dünyada cezalandırmayı ve canlarının inkarcılar olarak çıkmasını ister.
Tevbe/9:86 "Allah'a inanın, elçisiyle birlikte cihat edin," diye bir sure indiği zaman, onların güçlü ve varlıklı olanları bile senden izin istediler ve, "Bizi bırak oturanlarla beraber olalım," dediler.
Tevbe/9:87 Geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular. Sonunda kalpleri mühürlendi. Bundan ötürü anlayamazlar.
Tevbe/9:88 Fakat elçi ve beraberinde bulunanlar, paralarıyla ve canlarıyla cihat ettiler. Tüm iyilikleri onlar hak etmiştir. Kazananlar onlardır.
Tevbe/9:89 Allah onlara ebedi kalacakları ve içinden ırmaklar akan cennetler söz vermiştir. Bu, en büyük başarıdır.
Tevbe/9:90 Araplardan özür uyduranlar, izin almak için sana geldiler. Allah ve elçisine yalan söyleyenler böylece oturdular. İnkarcılarına acı bir azap dokunacaktır.
Tevbe/9:91 Allah'a ve elçisine içten bağlı oldukları taktirde, zayıflara, hastalara ve yardım için verecek bir şeyi bulunmayanlara bir ayıplama yoktur. İyi davrananlar kınanamaz. Allah Bağışlayandır, Rahimdir.
Tevbe/9:92 Aynı şekilde, kendilerini bindirmen için sana geldiklerinde, "Sizi bindirecek bir taşıt bulamıyorum," dediğin ve mali yetersizliklerinden dolayı üzüntüden gözlerinden yaş akarak geri dönenler de kınanamaz.
Tevbe/9:93 Yalnız, zengin oldukları halde senden izin isteyenler kınanabilir. Geride kalanlarla birlikte olmayı istediler, Allah da kalplerini damgaladı. Bunun için bilmezler.
Tevbe/9:94 (Savaştan gelip) kendilerine döndüğünüzde size özürler sayarlar. De ki: "Boşuna özür saymayın; size artık inanmayız, Allah durumunuzu bize bildirmiş bulunuyor. Allah ve elçisi sizin işlerinizi görecek ve sonra da gizliyi ve açığı Bilenin huzuruna döndürüleceksiniz. O yaptıklarınız her şeyi size bildirecektir.
Tevbe/9:95 Onlara döndüğünüzde, kendilerinden vazgeçesiniz diye Allah'a yemin ederler. Onlardan vazgeç. Onlar kirlidir. Kazandıklarına karşılık, yerleri cehennemdir.
Tevbe/9:96 Kendilerinden hoşnut olasınız diye yemin ediyorlar. Onlardan hoşnut olsanız bile Allah yoldan çıkmış toplumlardan hoşnut olmaz.
Tevbe/9:97 Araplar inkarcılıkta ve ikiyüzlülükte en aşırıdırlar. Allah'ın elçisine indirdiğini tanımamaya da en yakındırlar. Allah Bilendir, Bilgedir.
Tevbe/9:98 Bazı Araplar, yardımlarını bir kayıp ve angarya sayar ve sizin için felaketler gözetlerler. En kötü felaketler onlar içindir. Allah İşitendir, Bilendir.
Tevbe/9:99 Araplardan, Allah'a ve ahiret gününe inananlar da vardır. Harcadıklarını ise Allah'a yaklaştıracak bir vesile ve elçiye destek sayarlar. Gerçekten o, onlar için bir yaklaşma vesilesidir. Allah onları rahmetine sokacaktır. Allah Bağışlayandır, Rahimdir.
Tevbe/9:100 Göç edenlerin (mühacir) ve yardımcıların (ensar) öncülerinden ve onları güzelce izleyenlerden Allah razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Onlara, içlerinde ırmaklar akan ve ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte büyük zafer budur.
Tevbe/9:101 Gerek çevrenizden ve gerekse şehir halkından olan Araplardan bazıları ikiyüzlüdür. İkiyüzlülükte küstahlaşmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz onları biliyoruz. Onları iki kat azapla cezalandıracağız ve sonra da büyük bir azaba uğratılacaklardır.
Tevbe/9:102 Diğerleri ise günahlarını itiraf ettiler, iyi işlerle kötü işleri birbirine karıştırdılar. Umulur ki Allah kendilerini affetsin. Allah Bağışlayandır, Rahimdir.
Tevbe/9:103 Onları temizlemek ve yüceltmek için paralarından bir sadaka al ve onları özendir/destekle, zira senin desteğin onları memnun eder. Allah İşitendir, Bilendir.
Tevbe/9:41 İster hafif ister ağır olarak savaşa çıkınız. Paralarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edin. Bu sizin için daha iyidir, bir bilseydiniz.
Tevbe/9:42 Yakın bir menfaat ve orta uzunlukta bir yolculuk olsaydı seni izleyeceklerdi; ancak yol onlara uzak geldi. Allah'a yemin edeceklerdir: "Gücümüz yetseydi sizinle birlikte çıkacaktık." Böylece kendilerini mahvediyorlar. Allah onların yalancı olduklarını bilir.
Tevbe/9:43 Allah seni affetti: Doğrular ve yalancılar sana belli olmadan önce neden onlara izin verdin?
Tevbe/9:44 Allah'a ve ahiret gününe inananlar, paralarıyla ve canlarıyla çaba göstermekten (kaçmak için) senden izin istemezler. Allah erdemlileri hakkıyla Bilir.
Tevbe/9:45 Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar senden izin ister. Kalpleri kuşku ile doludur. Onlar kuşkuları içinde bocalamaktadırlar.
Tevbe/9:46 Savaşa çıkmayı istemiş olsalardı, onun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların katkısını istemedi ve onları yüreksiz ve isteksiz yaptı. Kendilerine, "Oturanlarla birlikte oturun!," denildi.
Tevbe/9:47 Sizinle çıksalardı, size yalnız karışıklık katarlardı, aranıza fitne ve çekişme sokarlardı. İçinizde de onlara kulak verenler var. Allah zalimleri çok iyi Bilir.
Tevbe/9:48 Daha önce de kargaşalık çıkarmayı arzulamışlardı ve sana karşı işler/entrikalar çevirmişlerdi. Nihayet gerçek geldi ve Allah'ın yasası, onlara rağmen egemen oldu.
Tevbe/9:49 Onlardan bazıları, "Bana izin ver, beni sıkıntıya sokma," diyor. Onlar zaten bu tavırlarıyla sıkıntının içine düşmüşlerdir; kafirleri cehennem kuşatmaktadır.
Tevbe/9:50 Sana bir iyilik dokunsa onları üzer, sana bir kötülük dokunsa, "Biz önceden önlem almıştık," derler ve sevinç içinde dönüp giderler.
Tevbe/9:51 De ki: "Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize dokunmaz. O'dur bizim mevlamız, sahibimiz. İnananlar, Allah'a güvensinler."

Fetih/48:2 Ki Allah, geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru yola iletsin.
Fetih/48:4 O inançlarına inanç katmak için inananların kalbine huzur indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah Bilendir, Bilgedir.
Fetih/48:5 Ve inanan erkeklerle inanan kadınları, içinden ırmaklar akan cennetlere ebedi kalmak üzere soksun ve onların günahlarını örtsün. Elbette bu, Allah'ın katında büyük bir başarıdır.
Fetih/48:6 Ve Allah hakkında kötü düşünceler besleyen ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınları ve putperest erkeklerle putperest kadınları cezalandırsın. Kötülükleri geri tepecektir. Allah onlara gazaplanmış, onları lanetlemiş ve onlar için cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir dönüş yeridir.
Fetih/48:7 Göklerin ve yerin orduları Allah'a aittir. Allah Üstündür, Bilgedir.
Fetih/48:8 Biz seni bir tanık, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Fetih/48:9 Ki siz insanlar, Allah'a ve elçisine inanasınız ve O'na saygı gösteresiniz, O'nu dinleyesiniz ve sabah akşam O'nu yüceltesiniz.
Fetih/48:10 Sana bağlılık sözü verenler, Allah'a bağlılık sözü vermişlerdir. Allah'ın eli onların elleri üzerindedir. Kim sözünü bozarsa, kendi aleyhine bozmuş olur. Allah'a verdiği sözü yerine getirene ise büyük bir ödül vereceğiz.
Fetih/48:11 Araplardan geride kalanlar, "Paralarımız ve çoluk çocuğumuz bizi alıkoydu, bizim için bağışlanma dile," diyeceklerdir. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki, "Sizin için bir zarar veya yarar dilerse Allah'ın bu dileğine kim engel olabilir?" Oysa Allah tüm yaptıklarınızdan haberdardır.
Fetih/48:12 Aslında siz, elçinin ve inananların ebedi olarak ailelerine dönmeyeceklerini sandınız ve bu düşünce gönlünüze hoş gelmişti. Kötü hayaller kurup durdunuz ve sonunda bayağı bir topluluk oldunuz.
Fetih/48:13 Kim Allah'a ve elçisine inanmazsa, biz inkarcılar için bir ateş hazırlamışızdır.
Fetih/48:14 Göklerin ve yerin yönetimi Allah'a aittir. Dileyeni bağışlar ve dileyeni de cezalandırır. Allah Bağışlayandır, Rahimdir.
Fetih/48:15 Savaştan geri kalmış olanlar, siz ganimetleri almak için gittiğinizde, "Bırakın biz de sizinle gelelim," diyecekler. Onlar Allah'ın sözünü değiştirmek istiyorlar. De ki, "Siz bizi izlemiyeceksiniz. Bu Allah'ın önceden almış olduğu karardır." Bunun üzerine onlar, "Siz aslında bizi çekemiyorsunuz," diyeceklerdir. Doğrusu, onlar pek az söz anlarlar.
Fetih/48:16 Araplardan geri kalanlara de ki, "Siz çok güçlü bir topluluğa karşı çağrılacaksınız. Onlar teslim olana kadar onlarla savaşacaksınız. İtaat ederseniz Allah size güzel bir ödül verir. Daha önce yüz çevirdiğiniz gibi yüz çevirirseniz sizi acı bir azap ile cezalandırır.
Fetih/48:17 Köre bir güçlük yoktur, felçliye bir güçlük yoktur, hastaya da bir güçlük yoktur. Kim Allah'a ve elçisine uyarsa, O onu içinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim yüz çevirirse onu da acı bir biçimde cezalandırır.

Haşr/59:11 İkiyüzlü davrananlara dikkat etmedin mi? Kitap halkından inkarcı olan arkadaşlarına, "Çıkartılırsanız biz de sizinle birlikte çıkacağız ve sizin aleyhinize hiç bir kimseye itaat etmiyeceğiz. Sizinle savaşılırsa, kesinlikle sizi destekleyeceğiz," demektedirler. Allah onların yalancı olduğuna tanıklık eder.
Haşr/59:12 Doğrusu, onlar çıkarılsalar, onlarla birlikte çıkmazlar. Onlarla savaşılırsa, onları desteklemezler. Destekleseler bile arkalarını dönüp kaçarlar, sonra yardım görmezler.
Haşr/59:13 Kalplerine, Allah'tan daha çok siz korku salıyorsunuz. Zira onlar anlayışsız bir topluluktur.
Haşr/59:14 Onlar, iyi korunmuş kentlerde veya duvarların ardında olmaları haricinde bir araya gelip sizinle savaşamazlar. Aralarındaki çekişmeleri çetindir. Onları birlik sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Zira onlar, akıllarını kullanmıyan bir topluluktur.
Haşr/59:15 Kendilerinden kısa bir süre önce geçmiş olanlara benziyorlar. Onlar, işlediklerinin karşılığını tatmışlar ve acı bir azabı haketmişlerdi.
Haşr/59:16 Onlar tıpkı şeytan gibidir: İnsana, "İnkar et" der. Sonra o inkar edince de, "Benim seninle bir ilişkim yok. Ben, evrenlerin Rabbi Allah'tan korkarım," der.
Haşr/59:17 Her ikisi de ebedi kalacakları ateşte son buldular. Zalimlerin cezası işte böyledir.

Hadid/57:13 O gün, ikiyüzlü erkekler ve kadınlar inananlara, "Bize bakın da sizin ışığınızdan alalım," diyecekler. Onlara, "Geriye dönün de ışık arayın," denir. Aralarına, iç taraftaki merhametle, dış taraftaki azabı ayıran kapılı bir engel konacaktır.
Hadid/57:14 "Biz sizinle birlikte değil miydik?" diye onlara seslenirler. "Evet," derler, "Ancak siz kendinizi kandırdınız, beklediniz, kuşkular beslediniz ve Allah'ın kararı gelinceye kadar kuruntularla oyalandınız. Kandırıcı, sizi Allah hakkında yanılttı.

Ahzab/33:1 Ey peygamber, Allah'ı gözet, inkarcılara ve ikiyüzlülere uyma. Allah Bilendir, Bilgedir.
Ahzab/33:72 Biz sorumluluğu (sınanmayı) göklere, yere, dağlara sunmuştuk da onlar onu yüklenmekten çekinmişler ve kabul etmemişlerdi. Ancak onu insan yüklendi; o zalim ve cahil olmuştu.
Ahzab/33:73 Böylece, Allah ikiyüzlü erkekleri ve kadınları, ortak koşan erkekleri ve kadınları cezalandırır ve Allah inanan erkeklerin ve kadınların tevbelerini kabul eder. Allah Bağışlayandır, Rahimdir.

Ali İmran/3:7 O ki sana bu kitabı indirdi. Onun bazı ayetleri kesin anlamlıdır (muhkem), ki bunlar kitabın özüdür. Diğerleri de benzer anlamlıdır (müteşabih). Kalplerinde hastalık bulunanlar, insanları şaşırtmak ve farklı anlam vermek için benzer anlamlı olanlarının ardına düşerler. Onların gerçek anlamını ise kimse bilmez, ancak istisnadır Allah ve derin bilgiye sahip olanlar "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır," derler. Akıl ve anlayış sahiplerinden başkası öğüt almaz.

Tevbe/9:102 Diğerleri ise günahlarını itiraf ettiler, iyi işlerle kötü işleri birbirine karıştırdılar. Umulur ki Allah kendilerini affetsin. Allah Bağışlayandır, Rahimdir.